üdopara

3 Ekim 2013 Perşembe

Sosyal Sorumluluk " SITOS Projesi"

Short information for my friends who live another countries:
I wanted to write something about SITOS project in English. But it s hard for me to describe my feelings. So i will write in Turkish. I have to say that it was amazing project, amazing experiences for me. Thank you to all participants and my organization team.

SITOS Projesi AB Gençlik Programları Eylem 1.1 projesidir. SITOS demek Step Into Others' Shoes yani başkasının yerine kendini koyarak onu anlamaya çalış demektir. Projenin amacı herhangi bir bedensel veya zihinsel engele sahip olmayan bireylerin engelli gibi davranarak (yapay engeller konularak) sosyal hayata dahil olmaları ve toplumun engellilere bakış açılarını kendi gözleriyle görmelerini sağlamaktı. Bunun yanı sıra 6 farklı ülkeden ( Polonya, Slovakya, Litvanya, Bulgaristan, İspanya ve Türkiye) toplamda 33 kişiyle bir hafta geçirmelerini sağlamak. Kültürel ve sosyal bakış açılarını birbirleriyle paylaşmalarını sağlamak diğer amaçlar arasındaydı.

Proje başarılı oldu. Ortakların projeye katılımından ayrılışına kadar ki sürede çözülemeyecek herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Dolayısıyla projenin teknik detaylarından bahsetmekten ziyade kendi öğrenmelerimden bahsetmek istiyorum.

2008 yılından itibaren sürdürdüğüm gönüllülük çalışmalarımın meyvesini bu projede topladım. Organizasyon konusunda kendimdeki değişimleri gözlemleme şansını elde ettim ve tabi ki insanlarla çalışmanın zorluğunu bir kez daha kavradım ve üstesinden gelebildim. Şimdi projeyi iki aşamada anlatmak istiyorum.

Hazırlık aşaması:
Projenin hazırlık aşaması çok yoğun bir döneme denk geldi. İGM ve BİYÇA projelerinin yurt dışı faaliyetlerini gerçekleştirdiğim dönemde SITOS'un kabul edildiğini öğrendim. Proje aktiF-İz Gençlik Topluluğu'nun projesi değildi. Yeni bir ekiple çalışmam gerekiyordu. Zorlu süreç başladı.
Bu arada belirtmek isterim ki daha önce eylem 1.1 projesini organize etmemiştim. Eylem 1.2 konusunda bir şekilde üstesinden geliyordum ama bu benim için bir ilkti.

Proje ekibi ile ciddi bir çalışma içine girdik. Bu noktada şunu belirtmeyi isterim ki proje demek ciddi bir gönüllülük ve takım çalışması gerektirir. Bazıları bunu idrak edemez ve küçük ayrıntılara takılıp ayrılırlar projeden. Ne kaybettiklerini ancak gerçekten projeleri anladıklarında anlayabilirler.  Facebook üzerinden planlamalara başladık. Offf ne çok şey vardı yapılacak. Zaman da çok kısaydı. Proje ortaklarından bazıları ile ilk defa çalışacaktım. Onların motivasyonunu arttırmalı ve projeyi doğru bir şekilde anlatmalıydım.

Nelerin yapılması gerektiğini bildiğinizde ne kadar hızlı çözüldüğüne inanmazsınız. Enerjinizi o görevi tamamlamak için harcar ve başarılı olduğunuzda keyif alırsınız. İşte Empati Grubundan bazılarının bu keyfi aldıklarını hissettim. Projede benim görevim insanları motive etmekti en çok. Eğer onlar motive olursa ben zaten çalışırdım. Uzun konuşmalar, ciddi tecrübe aktarımları, geceler, gündüzler...  Betül, Feray ve Zehra... Bu kişiler proje için ne kadar enerjileri varsa harcadılar. Proje hazırlık süresince 10'larca görüşme yaptılar, saatlerini, günlerini bir yerden bir yere gitmek, onları ikna etmek, her şeyi hazır hale getirmek için harcadılar. Bunun yanında farklı ilde olup yardımcı olmak isteyen Sonay'da vardı.  Sonuç mu? Sonuçta proje başlamadan önce:
- temel ihtiyaçlar tamamlanmış
- otobüs ayarlanmış
- mekanlar ayarlanmış
- materyaller ayarlanmış
- Otel ayarlanmış
- Türk gecesi ayarlanmış
- Dış katılımcılar ayarlanmış
- Katılacak engelliler ayarlanmıştı

Bu arada projede ingilizcesi iletişim kurmaya yetecek tek ben vardım. Sadece bir kişinin ingilizce bilmesi her zaman sıkıntı yaratırdı bu tür projelerde. Bunun bilincinde olduğum için yardımcı eğitmene ihtiyacım vardı. Önce Gürhan'ın projede yardımcı olabileceğini düşünmüştüm. Organizasyon yeteneği ve ingilizcesi harikaydı. Beklediğim tepkiler gelmedi. Proje öncesinde yapılan Macaristan ziyaretinden dolayı da proje de yer alamayacağını bir şekilde gösterdi. Daha sonra Gürkan'ın projede yer alabileceğini düşündüm. Fakat bunu teklif etmek için aradığımda ve mesaj attığımda telefonlarıma bakmadı ve dönüş yapmadı. Bu dönüşümün nedeni neydi bilmiyorum. Hala bir açıklamayı hoş karşılayabilirim bu durum için. Sonra Tuğba ile iletişime geçtim. Bana projede yer almak istediğini söyledi. Tuğba'nın eylem 1.1 konusunda tecrübesi fazladır. İngilizcesi de yeterli düzeydedir. İyi anlaştığımızı düşündüğüm birisiydi. Bu nedenlerden dolayı onunla çalışabilirdim. Toplantılar yaptık. Yaka kartı ve t-shirt yaptırdık. Proje'ye 2 gün kala sürekli aradım. Telefonlarıma cevap vermedi. Oysa ki anlaşmamız hangi koşulda olursa olsun telefonuma cevap vermesiydi. Sonra mesaj attım. Bana dönüş yapmaması halinde bütün ilişkimizi keseceğimizi yazdım. Cevap nedense 5 dk içinde geldi ve patronluk taslamamamı, ne yaparsam yapabileceğimi söyledi ve bütün ilişkimizi kestik. Son dakika golü oldu bu. Artık proje tecrübesinden ziyade gerçekte güvenebileceğim birisine ihtiyacım vardı. İngilizce bilmesi önemli tabi ki. Çiğdem KoKA :)  Eğer bu dostumun müsait olduğunu bilseydim, ilk onu arardım. Projede eğitmen olarak yer almasını önerdiğimde okulunu donduracak olmanın psikolojisinde olmasına rağmen kabul etti. İnanılmaz bir hafta öncesinde her şey yolundaydı artık.

Şimdi Proje Zamanı:
Proje başlamasına çok kısa zaman kalsa da ilk projemde duyduğum heyecanı duymadım. Hissettiğim daha çok her şeyin kontrol altında olmasından dolayı huzur ve güvendi. Proje ekibim belirlenen zamanda belirlenen yerde beni bekliyordu. Toplantı ve gelişmeler olumluydu. Katılımcıların gelmesini bekliyorduk. Ekip arkadaşlarımın heyecanını görebiliyordum. Biraz da korku vardı gözlerinde: yetersiz kalmaktan korkuyor gibiydiler. Bu durum hoşuma gitmişti çünkü ben ne zaman yetersiz kalacağımı düşünsem daha fazla çaba harcar ve daha güzel sonuçlar alırdım. Öyle de oldu. Katılımcılar geldi. Meraklı gözlerle katılımcıları süzüyor, onları anlamaya çalışıyordu. Fırtına öncesi sessizlik :)

Proje başladı. Proje öncesinde hazırlıklar gecelere kadar sürdü. Ciddi anlamda çalışıyorduk. Sabah olduğunda ve bütün katılımcılar sandalyelerinde oturduklarında oluşan manzara görülmeye değerdi. İlk cümle, ilk kelime çok önemliydi. Gülümsedim, Çiğdem'e baktım, gülümsüyordu.

Ve başladık...

Planlanan etkinlikler bir zaman çizelgesindeydi. Her sabah o gün kullanılacak materyalleri ve uygulanacak yaygın öğrenim metotlarını seçip ekiptekilerle paylaşıyordum. Ekip arkadaşlarım eksiklikleri gideriyor ve kullanıma hazır hale getiriyordu. Çiğdem sanki sürekli projelerde eğitmenlik yapıyormuş gibi tecrübeliydi. Öncesinde etkinliği anlamaya çalışıyor, kullanılacak sistemi benimsiyor, daha önemlisi kendinden bir şeyler katıyordu. Bu benim işimi kolaylaştırıyor, hatta keyif almama neden oluyordu. O da heyecanlıydı benim gibi.

İlk iki gün en yoğun ve en yorucu gündü. Duyma ve görme engelli olarak sokağa çıkıldı, sessiz sinema, dudak okuma, goalball etkinlikleri gerçekleştirildi. Kültürlerarası gece organize edildi. Resmen zamanla yarışıyorduk. Etkinliğin içindeyken fark edemiyordum ama fotoğraflara baktığımda her şeyin olması gerektiği gibi, yani hayal ettiğim gibi gerçekleştiğini görebiliyordum. Ekip arkadaşlarım ilk iki gün olayı anlamaya çalışmakla geçirdiler. Neler oluyordu, neler yapılması gerekiyordu. Meraklı bakışları benim bakışımı yakalamaya çalışıyordu. Her an bir gözü benim üzerimdeydi. Ne zaman göz göze gelsem birisi ile, yanıma gelip ne yapılması gerektiğini soruyordu. Bu tam olarak takım olmaktı. İnanılmazdı.

Proje ortaklarının liderleriyle yapılan toplantılar işe yaradı. Katılımcılardan gelen dönütlerle projeyi katılımcıların ihtiyaçlarına göre revize ettim. Önemli olan keyif almaktı. Proje amacını etkilemeyecek şekilde her türlü değişikliği yapabilirdim. Yaptım da, güzel de oldu. Herkes mutlu görünüyordu. Herkes! Bu çok önemli bir ayrıntı...

Proje gittikçe rahatlamaya başladı. Katılımcıların birbirini iyice tanıdı. Hatta sabahları yapılan tanışma oyunlarına gerek olmadığını belirtti grup liderleri. Bunun yanı sıra artık hep birlikte bir proje yapıyorduk. Etkinlikler sırasında ciddi bir şekilde atölye çalışmalarını yapıyorlardı. Diğer zamanlarda özgün kişiliklerin ortamı yumuşatmasını ve katılımcıların eğlenmelerini seyrediyorduk. En çok projenin gezi etkinliğinde eğlendiler. Otobüsle Ankara turu attık ve kale'de Ankara manzarasında derin düşüncelere daldık. Bir akşamımızda 'Al Yazmalım' klasik Türk filmini izledik. Ağlayanlar bile oldu. Sonuna kadar izlediklerine çok şaşırdım.

Son gün artık veda zamanı yaklaşıyordu. Gitmek istemediğini söyleyen o kadar çok katılımcı oldu ki... O kadar önemli dönütler vardı ki... Grup liderleri düşüncelerini aktarırken kısa kelimeler kullanmayı tercih ettiler: harika, muhteşem, kusursuz, en iyi...

Proje başarıya ulaştı ve sonuçlandı. Katılımcılar harikaydı, proje konusu harikaydı, kolaylaştırıcılar harikaydı ve daha önemlisi çalışma arkadaşlarım harikaydı.

Teşekkürler: Betül, Feray, Zehra ve Çiğdem.

NOT: Proje hakkında Edita'nın yazdığı dönüt yazısı:

" Dear Sir or Madam,
I’ve been involved in many Youth in Action projects but never wrote a feedback to National Agency. Maybe it is not important for you but this time I feel that I must inform you about an excellent quality of the project.

On behalf of “Klaipedos universiteto ekonomistų klubas” and Lithuanian team, I would like to thank the organizers and tell you about the best quality project “SITOS – Step into others shoes” TR-11-E558-2013-R2.
I think that this project should be an example to other people who will organize “Youth in Action” projects in future.

THE PROGRAMME:
The schedule was intensive and well planned. All activities were implemented in the highest level. Trainers (Ümit YARDIM and Çiğdem Gizem KOCA) were very responsible and professional. They managed to motivate, keep the group disciplined and even entertained the whole group. The schedule seemed to be well planned. It had a nice combination of indoor and outdoor activities. Participants had an opportunity to meet local people and hear their opinions about project topic. Activities were interesting, active, involved all participants and useful. There was always plenty of different and highest quality material for activities.
Guest speakers were very interesting and experienced. They added a lot of quality as well.
There was an amazing balance of discipline and flexibility. Organizers listened to EVERYONE’S strangest needs and managed to adapt the project to everyone! Every single participant was treated as a King.
It was very easy to work with organizers as they solved ALL problems very quickly and in a very pleasant way.

ACCOMODATION AND FOOD:
Participants were accommodated in 4-start hotel in the center of Ankara. Everything was perfect. Participants shared their rooms. Before the project organizers asked about participants’ preferences and special needs. The rooms were assigned based on needs and everybody were very happy about that. Food was even too good! Huge variety and big portions. There were participants who had very special needs for food but organizers managed to provide special food and make them satisfied. Hotel staff was very helpful. The stay at the hotel was very pleasant for everyone.

PARTICIPANTS:
All participants were responsible and important for the project. The attitutude to the project and activities were very serious. Each partner did their job good and managed to form very good teams. Everybody became friends very fast and there was no need for too many team-building activities. I would say that APV helped to make those processes faster as all team leaders were involved in the project from the beginning and each group had preparation tasks before the project. During on site activities it was much easier to start working together. 

FACILITATING:
All organizing group was amazing! They did their best to make this project excellent and they succeeded. Each Turkish person who participated and worked in this project did a lot and we really appreciate that. It seems that for them it was much more work than fun but their work was very valuable. Turkish people presented Turkey very nicely, Turkish culture presentations and cultural night made a huge impression as participants were able to see life “from the inside”.

MULTIPLYING EFFECT:
There were promotional material such as posters, t-shirts, badges, etc. during the project. Organizers made a big job to create all this material and it worked. Local people recognized this project. Participants brought this material to own countries and participated in local events wearing these t-shirts. Participants and organizers wrote blog articles, shared news and pictures on social networks, participated, published articles in local media etc.

“SITOS – step into others shoes” project had a big footprint in everyone’s life. We all left a project being a bit different person, having different attitude to disability, being more sensitive to others needs. Turkish hospitality is awesome and the impression of Turkey were very good. It was the best project I have ever seen! I can only wish that all projects would be the same quality.

Many THANKS go to Turkish National Agency for supporting this project and organizers for such good quality!

Yours faithfully,
Edita Baranskaitė
"











1 yorum:

  1. Haftalar sonra dönüp bakıyorum da.. Sana söyleyebileceğim tek bir şey var: Teşekkür ederim, beni ansızın arayıp sonra hayatıma böyle değerli anlar kattığın için.
    Evet, ortam çok güzeldi, insanlar inanılmazdı, proje teması mükemmeldi. Ama bana bu proje sana ne kazandırdı diye sorarsan, 'ertelenmiş bir dostluğun taze meyvelerini' derim, sonra sana tekrar teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil