üdopara

25 Ekim 2017 Çarşamba

İrlanda ve Create You(th) SIDE Eğitim Kursu Projesi (Gezi ve Sosyal Sorumluluk) | umityardim.blogspot.com


Her şeyin sıradanlaştığı, değişim ve yer değiştirme arzusunun dayanılmaz hal aldığı zamanda çıkagelen bir şanstı, İrlanda'ya yapılan bu seyahat. 



Mehmet Çetinkaya adamın dibisin, teşekkür ederim bu fırsatı yarattığın için.

Not: Tüm fotoğraflar tarafıma aittir. 

Not2: Yazıyı okuyamayacak kadar tembeller için İrlanda videoma göz gezdirebilirsiniz: 





Neydi bu İrlanda olayı?






Bilindiği üzere, Fahrettin Özdeş'in sayesinde tanışıp 9 yıldır faaliyet gösterdiğim bir alandır sosyal sorumluluk çalışmaları ve projeleri. İrlanda seyahatini yaratan da bu projelerden birisiydi. AB Erasmus+ kapsamında, Katıldığım eğitim kursu ise, Gençlik Çalışanlarının Hareketliliği programından hibe alan Create You(th) SIDE projesiydi. Seyahat masrafları, konaklama ve yeme-içme İrlanda Ulusal Ajansı tarafından verilen hibe tarafından karşılandı.  [Yurtdışına nasıl çıkıldığı hakkında daha fazla bilgi edinmek için 'Nasıl Mı Yurtdışına Gidiyoruz (Püf Nokta İçerir)' yazımı okumanızı tavsiye ederim]Projenin detaylarına gelmeden önce İrlanda Vize Süreci ve İrlanda(Dublin) bahsetmek mantıklı olacaktır.

İrlanda Vize Süreci



İrlanda vize sürecine VFS Global firmasının sitesinde yer alan İrlanda vizesi için gerekli dokümanları inceleyerek başladım. İrlanda'ya yapılacak ziyaretin amacına göre teslim edilmesi gereken dokümanlar farklılık göstermekte, bu noktada ziyaret amacını seçip, ona göre ilerlemekte fayda vardır. Ayrıca seyahatten 1 ay önce vizeye başvurulması da önemli. Çünkü söylentilere göre vize süreci 1 aya kadar uzayabilmekteymiş.

Doküman olarak; İrlanda'ya proje kapsamında gidileceği için, bu kapsamdaki dokümanları, bu dokümanlara ilave olarak davetiye mektubunu, proje detaylarını ve önceki vizelerimden bahseden bir dilekçeyi de ekleyerek ile başvurdum. Dokümanları tamamlama aşamasını bir şekilde halledersiniz ama [bu nokta önemli] Türkçe olarak teslim etmeyi planladığınız önemli dokümanların İngilizce'ye yeminli tercüman aracılığıyla tercüme edilmesi gerektiğini hatırlatmam gerekiyor. 

İrlanda, Avrupa ülkeleri arasında yer alsa da vize uygulamasında Schengen bölgesinde yer almamaktadır. Bu nedenle İrlanda vizesiyle Schengen ülkelerine seyahat edemeyeceğinizin bilincinde olmanızı tavsiye ederim.

Web sitesinde belirtilen bütün dokümanları teslim edip beklemeye başladım ve 6 gün sonra İrlanda vizesinin çıktığını öğrendim. Yani dokümanlarınız tamam ise ve proje vb. kapsamında bir ziyaret gerçekleştirecekseniz, çok telaş yapmanıza gerek yok. Alınması zor bir vize olsa da vizenizi alacaksınızdır.

İrlanda Hakkında Gözlemler



Vizeye başvururken rezervasyonla uğraşmayayım diye uçak biletimi doğrudan almıştım. (Vize verilmemesi durumunda büyük risk çünkü uçak biletleri yeterince pahalı -1200 TL~ 300€ civarı-)

Proje başlamadan bir gün önce Dublin'e ulaştık. İrlanda'da işaret levhaları ve konuşma dili çoğunlukla (aksanlı) İngilizce olduğu için yön bulmakta sorun yaşamadık. Kapıdan çıkınca karşımızda 2 farklı firmanın Dublin merkezine yolcu taşıdığını gördük ve 747 no.lu otobüs ile 12 Euro'ya (gidiş-dönüş) bilet aldık. Booking'den bulabildiğimiz en ucuz hostele rezervasyon yaptırmıştık (130 TL gecelik konaklama/kişi başı). Hosteli (MEC Hostel) google maps'in çevrimdışı haritaları sayesinde rahatlıkla bulduk. Hostel kaliteli değildi, hatta merkeze çok yakın olmadığı için tercih etmemenizi dahi öneririm.

Bavullarımızı bırakıp şehri keşfe çıktık. Şehir ortasından geçen bir nehir ile ikiye bölünmüş durumda. Free Walking Tour rehberinin anlattığı kadarıyla da sadece şehri bölgesel olarak değil, kültürel anlamda da ikiye bölmüş durumdaymış. Bizim hostel, şehrin kuzeyinde kaldığı için ilk aşamada kuzey tarafı keşfe çıktık. Birkaç tarihi bina, müze, birkaç güzel restorant ve yağmur dışında pek bir şey bulamadık. 

Hostel'e dönüp uzun yolculuğun yorgunluğunu attıktan sonra Temple Bar bölgesine gittik. Bölge diyorum çünkü İrlanda'ya giderken Temple Bar'ın tek bir barolduğunu düşünüyordum ama sonradan fark ettik ki barlar bölgesine verilen isimmiş. Mustafa'nın rehberliğinde barları gezmeye ve Irish müzik dinlemeye çalıştık.



Birçok farklı barda, çılgın İrlandalılarla birlikte güzel müzikler dinleme şansı yakaladık. Çok geç olmadan hostele dönüp, hala üzerimizden atamadığımız yorgunluğu atmaya çalıştık. Sabah 10'da check-out yapıp Dublin'in güneyini keşfe başladık. Trinity College'in etkileyici kampüsünü gezip, en eski kütüphaneyi ziyaret etmeden ayrıldık. Hemen çaprazda yer alan Irish Whiskey Museum'da İrlanda viskisinin Scotch viskisinden hangi aşamalarda ayrıldığını deneyimledik. 




Geriye çok fazla zaman kalmadığı için, hızlıca Science Gallery'i gezip,  The Church Bar&Restaurant'da tadı çok da enfes olmayan Traditional Irish Stew'i yeyip proje ekibiyle buluşacağımız havaalanın doğru yolunu tuttuk. 




İrlanda, genel olarak da Dublin hakkında şunu söyleyebilirim; 
- Tanıştığımız çoğu insan nazik davranmaya çalıştı fakat konuşurken sarf ettikleri kelimeler biraz sert olabiliyor. Mesela yolda yürürken kadının birisi arabasını durdurdu ve bunun tehlikeli olduğunu 'it is better to walk on out of road' şeklinde bir cümleyle, vurgulu bir şekilde gerçekleştirdi. 
-Ülkenin genelinde Hıristiyanlık(Katolik) hakim  bu nedenden dolayı birçok tarihi yapıları haçlarla donatılmış durumda. 
-Para konusu en ciddi sıkıntı burada çünkü İrlanda ekonomisi iyi olan ve Euro para birimini kullanan bir ülke. Dolayısıyla bu zamana kadar gittiğim en pahalı ülkeydi diyebilirim. Konaklama için sıradan bir otelin gecelik 139 € istediğine tanık oldum. Su için 2 € (yaklaşık 9TL ) vererek rekora imza attım (sıradan markette). 
-Ulaşım ağı otobüs olarak gelişmiş olsa da metro ağı söz konusu değil. Ulaşım için ödenen tutarların da yine pahalı olduğunu söyleyebilirim. 
-Hava durumunu İrlanda'da en çok lanet okuyacağınız konuların başında geliyor. Çünkü 9 günlük İrlanda seyahatimde yaklaşık 5 veya 6 gün kesintisiz yağmur yağdı (en şiddetli ikinci fırtınaya yakalandık). Diğer günler de bulut ve güneş arasında gidip gelindi.
- Irish müzik ve Temple Bar caddesini çok sevdim. Müzik sizi hareketlendirmeye yetecek kadar hızlı ve en önden müzik dinlemeyi sağlayan sistemleri var. Maalesef Türkiye'de canlı müzik konusunda aynı tatmini yaşayamıyorum. 
-Kurallara uyma konusunda İrlanda'lılar da Türkler gibiler; kırmızı ışıkta, yol boş ise, geçiyorlar. Bu duruma çok şaşırsam da kendimi ülkemde hissetmedim değil. 
-Dublin merkezinde birçok farklı ülkeden, ırktan ve dinden insan görmek mümkün. Bu nedenle insan kitlesinin belirli bir çerçevesi (stereotype) olmamakla birlikte 'çeşitliliği zenginlik olarak' alan bir yapısı söz konusu gibi geldi bana. Ciddi anlamda bir milliyetçilikle karşılaşmadım fakat tur rehberinin dediğine göre, kuzey ve güney bir bütün olarak İrlandalı olma felsefesi etrafında bir araya gelmeye çalıştığı söyleniyor. Kuzey ve güzey olarak ayrılan İrlanda, din ve töre açısından birbirinden ayrılmakta olduğunu da ekliyor. Go for Irish! :) 
-Son olarak İrlandalıların çok değişik bir aksanı var. İngilizce konuşmalarına rağmen yerel halkın konuştuğu şiveli İngilizceyi anlamak için kulağınızın alışması gerekmektedir. Buyurun buradan siz de İrlandaca İngilizce öğrenebilirsiniz. 

Create You(th) SIDE Eğitim Kursu


Beni İrlanda'ya kadar sürükleyen bir proje, daha doğrusu eğitim kursuydu. Gençlik çalışanlarının eğitimine yönelik organize edilen bu proje aslında 2 adımdan oluşmakta; bir adımı İrlanda'da organize edilmiş olup, diğer adımı ise Gürcistan'da organize edilecektir. Ben sadece İrlanda kısmında yer aldım.

Projenin konusu Human Right Education'di (İnsan Hakları Eğitimi). Proje kapsamında 8 farklı ülkeden toplamda 29 katılımcı katılım sağladı.

Projenin gerçekleştiği Glencree'deki Perili Köşk :)




Programın içeriğinde ise ilk aşama olarak katılımcıların birbirleri arasındaki etkileşimi artırmak adına 'grup yapıcı' oyunlar (Group Building Games) oynatıldı. Sonraki günlerde İnsan Haklarını anlamak için öncelikle gençlik çalışmalarını ve Erasmus+ programını tanımak gerektiği düşünülmüş olsa gerek ki,  Gençlik Çalışması ve Erasmus+ Programı konular üzerine faaliyetler gerçekleştirildi. Gençlik çalışmalarının tarihinden, katılımcı ülkelerdeki gençlik programlarının tarihine, gençlik çalışmalarının katılımcı, topluluk ve toplum üzerinde yarattığı fayda üzerine odaklanıldı. Yaygın, örgün ve sargın eğitimler ele alınarak arasındaki farklılıklardan bahsedildi. Ayrıca, gençlik çalışmalarını daha kapsayıcı hale getirebilmek adın 8 adımda 'Inclusive Youth Work Practice' faaliyeti gerçekleştirildi. Katılımcıların Dublin'i keşfetmeleri için Dublin ziyareti gerçekleştirip katılımcıların yoğun programa bir 'es' vermesi sağlandı. Human Right Education (HRE) konusuna artık adım atılmaya başlanılmıştı. İlk olarak HRE'nin zaman içinde geçirdiği dönüşüm ile HR'ın ne olduğu üzerine etkinlikler gerçekleştirildi. Akabinde 'No Hate Speech Movement' hareketinden bahsedildi. Bu noktada eğitimin odaklanması gereken HRE'dan uzaklaşarak NHSM'a yöneldiği ve verimli bir eğitim olmadığı eleştirisini yapabilirim. Çünkü eğitimden beklentim ilk defa üzerinde çalışma olanağı bulduğum HRE konusunda araçlara ve bu araçları nasıl kullanacağımıza odaklanmamızdı. Umduğum gibi olmadı, konu yüzeysel geçildi. Programın sonlarına doğru 'bookmarks' olarak geçen Compas, Annual, Compasito ve We can! kitapları tanıtıldı. Değerlendirme ve youthpass sertifikalarının dağıtılması ile birlikte de eğitim tamamlandı.

Eğitimde genellikle yaygın eğitim metotları kullanıldı ve katılımcıların öğrenme sürecine aktif katılması sağlandı.













Sonuç


'Rahat bölgenin' dışına adım atıp, dünyayı keşfetmek gerek. Öğrenmek, dokunarak öğrenmek de... Eğitim konusu belirli bir konuda olsa dahi, rahat bölgemin dışına adım attığımdan itibaren öğrenmeye (informal) başladığımı hissettim. Çünkü eğitim sadece  duvarlar arasında verilen bilgi değil, etkileştiğin herbir etmendir. 

Değişik bir tecrübe yaşadım, farklı insanlar tanıdım ve kendimi dinledim. 

Sonraki yaşanmışlıklarda görüşmek dileğiyle...


[İrlanda fotoğraflarının tadını çıkarın]